Dağ - Taş
Seyyahın dağın eteklerindeki köye uğramasının üzerinden yedi yıl geçer. Köyün misafir odasında, şöminede yanan çam odunlarının çıtırtısı eşliğinde anlattığı hikaye köyün kaderini değiştirir. Gecenin karanlığında cübbesinden tüm köylüleri büyüleyen o parlak taşı çıkarıp dağın zirvesine işaret ettiği o uğursuz gece...
O geceden sonra köylüler dağa tırmanmanın hayaliyle yanıp tutuşur. Bir çoğu dener, ancak başaramayıp geri dönerler. Bazılarından bir daha haber alınamaz. Tarlaları yabani otlar kaplar.
Köylüler dağa tırmanmaya çalıştıkça otlar daha da büyür. Otlar büyüdükçe, zirvedeki parlak taşlara daha büyük bir tutkuyla bağlanır köylüler.
Köyün gençleri baharda dağa tırmanmak için sözleşir. Bu cılız koyunların, sarmaşık kaplamış duvarların arasında hayat yoktur onlara. Ne olursa olsun dağa tırmanacak, zirvedeki taşlarla şehirde krallar gibi yaşayacaklardır. Böylece hazırlıklara başlarlar.
Her sabah saatlerce koşarlar. Ormanda çam ağaçları kesip taşırlar. Zorlu tırmanışa fiziksel olarak hazırlanmak için her şeyi yaparlar.
Bahara birkaç hafta kala gençlerden birinin üzerine çam ağacı devrilir ve bacağı kırılır. Ertesi sabah pencereden arkadaşlarının ormana doğru koşmasını izler. Hüzünlü gözlerle dağın zirvesine bakar.
Günler birbirini kovalar. Bacağı kırılan genç her sabah bir arkadaşlarına, bir dağın zirvesine bakar. Günün birinde gözü evinin önündeki tarlanın yabani otlarına takılır. Her geçen gün otlar daha da rahatsız etmeye başlar genci.
Nihayet bahar gelir. Köyün gençleri dağın zirvesine yapacakları uzun ve zorlu yolculuğa başlar. Bacağı kırılan genç geride kalır. Bacağı iyileşse de dağa tırmanmayı göze alamaz. Evinin önündeki tarlaya gider ve günlerdir kendisini rahatsız eden otları temizlemeye başlar.
Haftalar sonra, yola çıkan gençler, elleri boş, omuzları çökük ve yüzleri kara olarak bir öğlen vakti köye döner. Kendilerini geride kalan gencin sevinç çığlıkları karşılar:
"Buldum! Buldum! Zirvede değil, bunca zamandır gözümün önünde, tarlamdaymış!"
Hepsi geride kalan gencin tarlasına koşar. Yabani otlarla kaplı onlarca tarlanın arasında geride kalan gencin tarlası sapsarı buğdaylarla doludur. Ellerinde ise seyyahın vadettiği parlak taşlar değil, çakıl taşları...
Comments
Post a Comment