Saçma
En son ne zaman pikniğe gittiğimi hatırlamıyorum. "Piknik" kelimesini de sevmiyorum nedense. Japonya'da Morinaga'nın "Piknik" marka içecekleri var, üzerinde aynı böyle yazıyor. Ama Türkiye'yle bir alakası yok. "Picnic" yerine "Piknik" yazınca insan öyle düşünüyor. Saçma değil mi? Markette her görüşümde "neden!" diyorum kendime. Her neyse, sevmesem de, piknik diyordum. Ateş yakmayı özledim. Çocukken yanan ateşe uzun bir sopa iliştirip, alev alınca alıp sallardık. Semaveri ben yakardım. Yakarken alevlere üflemekten is kokardı üstüm başım. Değerdi tabi. Ne zamandır semaver çayı da içmedim. Bazen, ilk fırsatta bir semaver yapalım diyorum; sonra, boşver hafızamdaki tadı güzel, öyle kalsın diyorum. Geçenlerde çocukken izlediğimiz Pokemon'un birkaç bölümünü izleme hatasını yaptım ve Pokemon'la ilgili bütün güzel anılarımı mahvettim, ben bu basit çizgi film için mi deli oluyormuşum... Abartmamak lazım tabi, her şeyi anılarda yaşayacaksak mezara girelim olsun bitsin.
...
Yaptığımız kötü bir şeyin mi, yoksa yapmak isteyip de yapmadığımız bir şeyin mi pişmanlığı daha acı? Tercih durumunda olan için anlamlı bir soru. Zaten ikisi de varsa... Ha 2+3, ha 3+2.
...
Başıma bir sürü kötü şey geldi, bunların hepsinin toplamından daha kötüsünü ben kendim yaptım. Ama hiç bir zaman zarar verdiğimi bilerek veya zarar vermeyi isteyerek değil, tek savunmam bu. Benim başıma gelenler hakkında, önceden suçladığım hiç kimseyi artık suçlamıyorum. En önemlisi, artık Allah'ı suçlamıyorum. Bu nasıl oldu bilmiyorum. Allah'ı suçlamayı nasıl bıraktım. Çünkü öyle bir kızgındım ki... Şimdi geriye dönüp hayatıma baktığımda gördüğüm şey: merhamet. Yaşadıklarım, hayatıma giren insanlar... Tek bir kişinin gözlerinin içine bakması, sevildiğini hissetmek, ama gerçekten hissetmek, ve geri sevmek. Artık sadece kendimi suçluyorum, benim yüzümden olmuştur. Herkes için böyle değil, masumların başına köyü şeyler geliyor. Benim için böyle. Yapmışımdır bir şey.
...
Eskiden kendime güzel bir fincan çay ya da kahve yapıp, Kindle'ımı alıp, koltuktaki köşeme kurulup kitap okurdum, saatlerce! Şimdi kendimi uyuşturmadan geçirdiğim saniyelere tahammül etmek zor geliyor. Bir yandan "I am functioning", bir yandan saçma sapanım. Bir yandan Allah'la barıştım, şükür, mağfiret; öte yandan kaçış ve isyan. Bu kadar tezat bir bünyeye fazla değil mi? Bu güzel hayat neden bu kadar saçma?
Comments
Post a Comment